Taliban: Emperyalizme karşı Direnişin adıdır.
Bundan 11 yıl önce Taliban üzerine gerçekleştirdiğim bir röportaj.
* * * *
Zeydan: İran, Batı işbirlikçisidir
Zeydan: İran, Batı işbirlikçisidir
Timetürk sitesi, aşağıdaki röportajı
Cumartesi günü yayınladı fakat muhtemelen malum çevrelerden gelen baskılar
nedeniyle çok kısa süre sonra yayından kaldırdı.
Böylesine
önemli bir röportajın sansürlenmesinin doğru olmadığını düşünerek röportajın
tamamını NEBEONLINE olarak yeniden yayınlıyoruz.
Röportaj:
Fazıl Duygun
Takdim: Ahmed Muvaffak Zeydan, Katar merkezli, dünya çapında etkili ve İslâm
dünyasının göz bebeği El-Cezire haber kanalının Pakistan temsilcisidir. 20
yıldır Pakistan’ın başkenti İslamabad’da yaşayan Ahmed Muvaffak Zeydan,
El-Kaide lideri Usame bin Ladin ile görüşen son gazeteci ve onun hareketinden
haber alabilen tek habercidir. Geçtiğimiz aylarda, Mana yayınlarından çıkan
“Taliban’ın Yükselişi” isimli kitabının yanında, Arapça ve Urduca yayınlamış
birçok kitabı bulunmaktadır. Zeydan, bir gazeteci ve haberci olarak, bölgenin
kalbini elinde tutan usta bir yazardır da, aynı zamanda.
Osmanlı ve Osmanlı üzerinden ezici çoğunluğu Sünnî olan, İslâm dünyası
üzerindeki isabetli yorumları ve gözlemleriyle dikkatleri çekmiştir. Zeydan
ile, El-Cezire Haber Kanalının Türkiye temsilciliğinden arkadaşımız Ömer Kaşnab
aracılığıyla temas kurduk. Kendisiyle, yazılı olarak gerçekleştirdiğimiz bu
röportajda, şahsen benim de üzerinde yıllardır durduğum ve İran’a, resmî
davetle giden birçok ünlü gazeteci arkadaşımın da paylaştığı “Sünnîler olarak,
emperyalizme karşı savaşta, İran’a güvenebilir miyiz?” sorusunu Ahmed Muvaffak
Zeydan Pakistan ve Afganistan ve Müslümanlarının gözüyle cevaplıyor: Hayır!
Güvenemeyiz!”
Gerek yazdığı kitaplarda ve gerekse bu röportajdan gördüğüm kadarıyla,
oradaki Müslümanlar, İran’ın, emperyalizmle danışıklı dövüşe girerek,
Sünnîliğin kalelerini, teker teker emperyalizmin kucağına düşürmeyi
hedeflediğine inanıyor. Ve Irak, Afganistan, Pakistan’dan sonra sırada,
Sünnîliğin, yani emperyalizme karşı, devlet ve hilafet şuuruyla direnişin
kalesi Türkiye’nin olduğunu düşünüyorlar!
Bu bize, geçtiğimiz yıllarda, Aylık ve Baran dergilerinde yazdığım ve
bizzat Irak ve Afganistan işgalini başlatan Kissinger gibi Siyonistlerin,
işbirlikçiliğe dair itiraflarını hatırlatıyor.
Eski ABD, Dışişleri Bakanı Henry Kissinger bir Arap gazetesinde yayımlanan
makalesinde, “Irak'taki, İran'la bağlantılı dinî merciler Amerikalılara karşı
gösteri yapılması fetvası verse, ABD'nin ülkedeki askeri varlığı iki hafta
süremez”dedi.
Katarlı Arap gazeteci Faysal el Kasım ise bir makalesinde şöyle yorumluyor
İran’ı: Nice gafiller, İsrail bir süre önce Lübnan'a saldırdığında, Iraklı Şii
din adamlarının Amerikalılara karşı fetva çıkarmasını bekledi. Fakat, İran'la
ABD'nin ortak çıkarlarını göremedikleri için hayal kırıklığına uğradılar.
(Faysal El Kasım, Radikal, 22 Kasım 2006)
“1991 yılındaki 1. Irak işgalinde, İran’ın bu dostane ittifakını, Brezenski
şöyle itiraf etmiştir: “İran’la anlaşmasaydık ve bu ittifaka binaen Basra
Körfezi bize açılmasaydı, bu savaştan büyük bir felaketle çıkardık!
Türkiye’de, gerçi sadece Türkiye’de değil, İslâm dünyasının bir çok
yerinde, halk ve devlet kadrolarının kafasında hep şu soru var: “İran’a, ABD ve
Batı tarafından ambargo uygulanmak üzereyken, İran’a güvenebilir miyiz?” Yani,
Türkiye dahil, İslâm topraklarındaki, Müslüman olsun olmasın, ABD-Batı
emperyalizmi karşıt her bir unsur, ABD’ye karşı dirense, İran’dan darbe
yemeyeceğine emin değil! Çünkü Sünnî çoğunluk, ülkelerindeki işbirlikçilere
rağmen, savaşıyor, hattâ Hizbullah bile İran’dan daha çok, Sünnî tabanlı
Suriye’nin aldığı çetin risklerle hayatta kalabiliyor. Bir de buna, Gazze
saldırısı esnasında ve Davos’ta, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın gösterdiği tavrın,
İran’ın, Filistin üzerindeki etkisini bir kalemde silip atmasını da göz önüne
alırsak, yüzde 85’i Sünnî olan ve Zeydan’ın da ifade ettiği gibi, emperyalizme
karşı direnişi Sünnîlerin sürdürdüğü bir dünyada, Osmanlının-Sünniliğin
tesirinin, Başbakan Tayyip Erdoğan üzerinden nasıl patlama yaptığını hep
beraber yaşadık. Türkiye’de hükümet ve askerî karar mercîleri, tarihten bugüne,
şu ân Irak ve Afganistan’da yaşananlar dahil, İran’a karşı Batı emperyalizmi
tarafından girişilebilecek bir savaşta, nasıl tavır alınacağının hesabını
yapıyor.
Sayın Zeydan, oraların neler düşündüğünü aktararak, bu konuda bizi
aydınlatıyor.
İşte
Pakistan ve Afganistan’dan bu meseleye dair bakış:
Fazıl Duygun: Taliban
hareketi ve Afganistan için, Sultan 2. Abdulhamid Han ve Ehli Sünnetin rolü
nedir? “Taliban’ın Yükselişi” isimli kitabınızda, 2. Abdulhamid Han,
Afganistan’da, Sünniler için emperyalizme karşı bir strateji çizdi diyorsunuz.
Bu strateji hâlâ önemini koruyor mu?
Ahmed
Muvaffak Zeydan: Jeopolitiğin, sizin deriniz gibi
olduğuna inanmaktayım. Hiç kimse derisini yerinden kaldıramaz veya tırmıkla
temizleyemez. Hiç kimse, jeopolitiği görmezden gelerek bir şeyler yapamaz.
Unutmayalım ki, Türkler Orta Asya’dan geldi ve bu bölgede Osmanlı
İmparatorluğunun vücud bulmasıyla Hilafet Hareketi hasıl oldu. Sultan’ın Hicaz
Demir yolu için Müslümanlardan yardım istediğinde, herkesin hazine sandıklarını
boşalttığını hatırlamalıyız. Bu bağ zaman geçtikçe daha da güçlendi ve
insanların içinde kök saldı. Bu gün bile herkes Türkleri, güçlü ve büyük
ağabeyleri olarak görmektedir. Bu geçmişe rağmen, sadece iyi bir bakıma ve
gelişmeye ihtiyacı olan bu ideoloji ve stratejinin hâlâ geçerli olduğuna
inanıyorum. Afganlar öncesinde ve şimdiki tarihte emperyalizme karşı dimdik
duran tek ülkedir ve sadece Türkiye için değil, bütün Müslüman Ümmeti için çok
değerlidir. Ayrıca Türkiye’nin bir gün, İran’dan gelecek bir belâ ile yüzyüze
kalabileceğine inanıyorum, tarih,bize bunun böyle olabileceğini söylemektedir.
Siyasette, iyi niyetlere yer yoktur, siyasette dayandığınız güç elinizdeki
kartlardır, Afganistan genellikle, Türler ve İslâm Ümmeti için çok değerlidir.
ve ben de bu bağlamda inanıyorum. Uluslararası ilişkilerde genel kural, şayet
komşunuzla bir sıkıntınız varsa, avantaj ele etmek için komşunuzun komşusuyla
temasa geçer ve iyi ilişkiler kurarsınız. Yani, Türkiye –İran ilişkileri için
bu ülke Afganistan’dır.
Müslümanların yüzde 85’i Sünnî’dir ve Filipinler’den, Fas’a kadar İslâmî
direniş hareketlerinin çoğu da Sünnîlerdir. Batılılar ve emperyalizm bu
hakikati niçin gizlemektedir? Meselâ, Hizbullah veya Sünnî olmayan diğer
hareketler Şiîdir. Ancak, Batılılar, genellikle Sünnî hareketlerin kökenini
gizlemektedir. Niçin?
Benim
görüşüme göre, Osmanlı İmparatorluğundan sonra, büyük güçler bundan ders
çıkardı ve tekrar etmesini istemiyorlar. Çünkü Sünnîlik onlara ağır kayıplar
verdirdi. Büyük güçlerin azınlıklarla bir derdi yok ve azınlıkların da
çoğunlukla beraber ortak gaye için başarma, mücadele etme duygusu yok. Tarihî
olarak konuşursak; azınlıkların hâkimiyete dair bir arzusu olmaması, çünkü
nihayetinde bunu pratikte başaramayacaklarını ve çoğunluğun bunu hazmedemeyeceğini
bildikleri için Batılı güçlerin azınlıklarla bir derdi yoktur. Batılı güçler,
gerçek temsilcileri değil, daima zayıf kanadı tercih etmektedir ve bütün
bunların yanında, Sünnî direniş hareketleri, Hizbullah’ın İran ve Suriye’deki
durumunda olduğu gibi, bir devlet şemsiyesine sahip değildir.
Afgan halkı ve Taliban Türkiye’nin bölgedeki rolünü nasıl değerlendiriyor?
Türkiye’nin bugünkü rolü, tarihî geçmişine uygun mu?
Taliban ve
Afgan halkı Türkiye’ye kendi açılarından bakmaktadır. Tabii ki, Türkiye’nin
NATO üyesi olması ve onun komutanlığını hayal etmesi konusunda karışık duygular
içindedir, üzgün ve altüst olmuş hâldedir. Aynı zamanda Türkiye ile dinî ve
tarihî bağlara sahiptir. Birçok Afgan, Türkiye’nin, Afganlar tarafından bir
savaş suçlusu olarak suçlanan General Dostum ilişkisini anlayamamaktadır, bu
ilişki hâlâ devam etmektedir.
Taliban bir ideolojiye sahip mi? Taliban’ın El-Kaide ile olan ve yıllardır
süren ilişkileri neticesi bir ideolojik kimliğe sahip olduğunu söylüyorsunuz.
Şüphesi ki,
Taliban’ın ideolojisi pragmatik Hanefi Mezhebidir ve Emirliğe ve bu ideolojinin
yeninde hayata geçirilmesine inanmaktadırlar. Taliban-El Kaide ilişkisi her iki
taraf için önemlidir ve bu Molla Ömer ile Bin ladin ittifakıyla da
sergilenmektedir.
Merce’deki durum bu nedir? İşgalci ABD ve NATO, Afganistan’ın 9 yıllık
işgalinin başından beri en büyük operasyonu Merce’ye düzenlemişti.
Merce veya
diğer yerler, gerçekte küçük birer kasaba olmalarına rağmen, Batı medyasının
büyük dikkatini çekmektedir. ABD güçleri son zamanlarda, Taliban’ın direnişi
karşısında stratejik bir öneme sahip Kunar’dan geri çekildiği zaman onu örtecek
bir şey kalmadı. Afganistan sadece Merce’den ibaret değildir ve Afganistan’daki
ABD varlığı genellikle çok zor ayakta durmaktadır.
Merce’deki operasyonu değerlendirerek soracak olursak, ABD ve NATO,
söyledikleri gibi, bu yaz Kandahar’a bir operasyon düzenleyebilir mi? Bu mümkün
mü?
Merce veya
Kandahar’a düzenlenecek bir saldırı problemi çözemez. Şimdiye kadar birçok
operasyon düzenlendi hiçbir netice çıkmadı. Kandahar’a bir operasyon
düzenleyebilirler ama neticede ne elde edecekler? Taliban’ın geri çekildiği ve
sonra tekrar döndüğü yerlerde olduğu gibi, Merce’de de aynısı olacağına
inanıyorum. Amerikalı ve Batılı güçlerin, Afganistan’ı, Taliban’dan temizlemek
için yeterli askeri yok ve onlar kontrol etme işini uzun bir döneme yaydılar,
Taliban da bunu biliyor. İşte bu sebeble, Taliban operasyondan önce çekiliyor
ve bitince geri dönüyor. Ordu, Afganistan’ı kontrol etmek için 400 bin askere
ihtiyaç duyulduğunu ifade ediyor ki, bunun sağlanması mümkün değil.
Bugün, Karzai için neler söyleyebilirsiniz? Karzai’nin ABD ile arasının
açılmasının gerçek sebebi/sebebleri nelerdir?
Karzai,
ABD’nin askerlerini geri çekeceğin biliyor ve bunun üstesinden gelmeye
çalışıyor. İşte bu sebeble, milliyetçilik yaparak durumunu günlendirmeye ve
diğer muhalefete kur yaparak, popülaritesini artırmaya çalışıyor.
Afgan halkı Taliban hakkında ne düşünüyor? Taliban, Afgan halkının
neresinde? Afgan halkı direnişi destekliyor mu?
Her ne kadar
direnişin şimdi kuzeye de yayılmış olduğunu görsek de, Afgan halkının desteği
olmadan Taliban’ın özellikle güneyde direnmesi olağanüstü zor olacaktı, diye
düşünüyorum. Afgan halkı Taliban’ı destekliyor çünkü onlar, işgalciler bütün
güçlerini ne zaman çekeceklerine dair bir takvim vermediler diyerek, bu “işgal
tünelinin” sonunda çıkış ışığını görmüyorlar. Taliban’ı meşrû ve güvenilir
kılan şey, işte budur.
Taliban ile El-Kaide arasındaki bağı izah edebilir misiniz?
İkisinin
arasındaki bağın çok güçlü olduğunu düşünüyorum. İlk defa Afganlar ve Taliban
kendi topraklarında yabancı örgütlerin savaşmasına izin verdi ve Taliban,
El-Kaide’nin Afgan halkı için savaşçı toplamsına izin verdi. Molla Ömer’le, Bin
Ladin arasındaki ittifak bugün de geçerlidir ve El-Kaide savaşçılarının hâlâ
Taliban’ın savaşına iştirak ettiğini görmekteyiz.
Irak direnişi, Afgan direnişini etkiledi mi? Etkilediyse, nasıl ve ne
şekilde etkiledi?
Irak
direniş teknikleri, IDF veya intihar eylemleri, fidye için adam kaçırmalar ve
diğer askerî eylemler açısından, Taliban üzerinde mutlak bir tesir
göstermiştir.
Taliban’ın afyon ticaretine karıştığı hakkındaki iddialar doğru mu? Bu
konudaki gerçek nedir?
Bunu tesbit
etmek oldukça zordur ama hükümetin veya savaş ağalarının uyuşturucu baronlarını
desteklediği kesindir. Şayet Taliban karışmışsa, muhtemelen kendi
kontrollerindeki sahada yaygın bir şekilde vergi alıyordur. Unutmamalıyız ki,
Taliban iktidardayken, uyuşturucu alanlarını kontrol ederek, üretimi yüz de 90
oranında düşürdüğünü bizzat BM onaylamıştır.
Taliban direnişi Pakistan’ı nasıl etkilemektedir? Pakistan gerçekten,
Taliban’ın ABD’yi Afganistan’da bozguna uğratmasını arzuluyor mu?
Jeopolitik
gerçek sebebiyle, Pakistan Taliban’ı asla terk edemez, Amerikan baskısı
yüzünden artık resmî olarak konuşuyorlar. Pakistan biliyor ki, şayet Taliban
mağlup olursa, ikinci hedef kendisi olacak ve düşmanı Hindistan, kendisini doğu
ve batı tarafından kuşatmak için daha da güçlenecek.
Veziristan’daki durum bugün Nedir? Pakistan ordusu Taliban’ı bölgede
bozguna uğratabildi mi? Özbek diğer milliyetlerden savaşçılar hâlâ bölgede mi?
Geniş bir
mıntıka, bu saha olağanüstü serttir ve uzun süreli askerîyenin operasyonlar
için sağlam durması mümkün değildir. Üzerinden bu kadar yıl geçtikten sonra,
Taliban, Özbekler ve El-Kaide oradaki yerel toplulukları kendilerine dost
edindiler ve bugün bile onları bırakmıyorlar. Burada çok fazla Özbek var.
Kırgızistan devrimi, bölgede, Pakistan, Taliban ve ABD’yi nasıl etkiledi?
Kırgızistan
Amerikalılara Manas üssünü tahsis etti fakat yinede ANTO ve Amerikan lojistik
desteğinin yüzde 80’i Pakistan rotasından gelmektedir. Bu sebeple çok fazla
tesiri olmayacaktır.
Pakistan ve Afganistan Müslümanları, İran’ın bölgedeki pozisyonunu nasıl
değerlendiriyorlar?
Çoğunlukla
İran’a güven duymuyorlar. Çünkü Afganistan’da, birincisi Amerikan’ın arkasında
durduğu hükümete destek verdiler ve ikincisi Taliban’a etnik ve dinî sebebler
yüzünden karşılar. Sonra unutmayın, İran, tıpkı Irak’ta yaptığı gibi, kendi
hükümetlerini kurmaları için, Afganistan’daki Şiî grupları işgalcileri
desteklemesi için cesaretlendirdi ve destek verdi. Biliyorsunuz Pakistan,
İran’a şüphe ile bakmaktadır, çünkü İran, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumuna
(IAEA), “nükleer enerji konusunda bana Pakistan yardım etti” diyerek,
Pakistan’ı jurnallemiştir. Böylece, sadece Pakistan’ın atom bombasının babası
Dr. A. Q Khan’ı değil, Pakistan’ı da çok zor bir durumda bırakmıştır. Buradaki
insanlarda, İran’ın, Afganistan’da Taliban, Irak’ta Sünnîler olmak üzere, çok
güçlü iki düşmanını kovmayı başardığı, sıradaki hedefinde Türkiye olduğu
düşüncesi, hem de kuvvetli bir şekilde hâkimdir.
Rusya, Taliban’ın, ABD’yi bozguna uğratmasını gerçekten istiyor mu?
Sanmıyorum.
Ruslar biliyorlar ki, Taliban ve El-Kaide kendilerine de karşı ve Taliban,
Özbekler ve Çeçenler ittifakı kendilerine karşı giderek genişlemektedir. Bütün
bunların yanında, Ruslar, kendileri Afganistan’ı işgal ettiklerinde,
Amerika’nın, Afganları kendilerine karşı destekleyerek düştükleri yanlışa
düşmek istemiyor. Çünkü sonuçta aynı Afganlar, Amerikalılara karşı döndüler.
Geçtiğimiz yıl, Kabil’deki büyükelçiliğinin bombalanmasından sonra
Hindistan, Afganistan’da hâlâ etkin mi?
Hindistan,
Afganistan’da hâlâ etkin ve bu Amerikalıların, Pakistan’ı zayıflatmak için
onlara verdiği destekle oluyor. Bu aynı zamanda, İran’ın çıkarlarına da
uygundur çünkü İran, Pakistan’dan çok, Hindistan’a yakındır.
Timeturk
İlgili başlık: El
Cezire muhabirinin Taliban kitabı çıktı
Yorumlar
Yorum Gönder